Ankara Havadis

ASO Başkanı Özdebir: “2021 yılında amaç her alanda yapısal reformları uygulamaya koyarak, daha güçlü bir Türkiye hedefine ulaşmak olmalıdır”

ANKARA SANAYİ ODASI (ASO) BAŞKANI NURETTİN ÖZDEBİR, “ARTIK 2020’Yİ GERİDE BIRAKIP 2021 YILI İLE BİRLİKTE, HER ALANDA YAPISAL REFORMLARIN UYGULAMAYA KOYARAK, DAHA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE HEDEFİNE ULAŞMAK OLMALIDIR” DEDİ.

ASO Başkanı Özdebir: “2021 yılında amaç her alanda yapısal reformları uygulamaya koyarak, daha güçlü bir Türkiye hedefine ulaşmak olmalıdır”
106 views
30 Aralık 2020 - 13:10

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Amacımız, artık 2020’yi geride bırakıp 2021 yılı ile birlikte her alanda yapısal reformların uygulamaya koyarak daha güçlü bir Türkiye hedefine ulaşmak olmalıdır” dedi.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir, ASO aralık ayı meclis toplantısına katıldı. Burada bir konuşma yapan Özdebir, 2020 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 6.7 büyümeyi gördüklerini belirterek, “Sanayi yüzde 8, inşaat yüzde 6.4, tarım yüzde 6.2, hizmetler ise yüzde 0.8 artmıştır. Bunlar önemli artışlar, özellikle sabit sermaye yatırımlardaki 22.5 seviyesindeki artış sanayide geri dönüşe işaret ediyor. Ertelenmiş talebin ortaya çıkmasının da burada etkili olduğu gözüküyor. Reel sektörün gelecek dönemde fiyat artış beklentisi, daha düşük maliyetle makine teçhizat yatırımına neden olmuş gibi gözüküyor. Merkez Bankasının sıkılaştırma politikaları ve faizlerdeki artışla birlikte, bunun devam edeceği noktasında şüpheler artıyor” ifadelerini kullandı.

3. çeyrekte kredi genişlemesinin, büyümenin ivmelenmesinde önemli katkı sağladığının görüldüğünü bildiren Özdebir, şu ifadeleri kullandı:

“Bundan sonraki süreçte önemli olan büyümenin sürdürülebilir olmasıdır. Özellikle kredi genişlemesi ile verimliliği arttırmadan tüketim ve ithalata dayalı bir büyüme stratejisinin, fiyat istikranın yeniden bozulmasına, ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin düşmesine ve cari açığın daha da artmasına neden olabileceği unutulmamalıdır. İthalat da ise, üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi yüzde 15,8 artarken, ihracat ise yüzde 22.4 oranında azaldı. Özellikle pandemi dönemi ile birlikte ihracat yaptığımız ülkelerdeki daralma bunda belirleyici oldu. Diğer yandan sanayi üretiminde üçüncü çeyrekte yıllık yüzde 8.4, perakende satışlarda ise yüzde 9’luk bir artış var. Ekim ayında sanayi üretiminde yıllık yüzde 10.2 ve perakende satışlarda yüzde 12’lik artış, pandemi sonrası toparlanmanın hızlı bir şekilde devam ettiğini gösteriyor. Yılın son çeyreğinde ivmelenme azalsa da öncü rakamlar yılsonunda pozitif bir büyüme göreceğimize işaret ediyor. Küresel PMI endeksi pandemi etkisiyle Nisan ayında 33.4 seviyesine kadar gerilemişti, Haziran ayı ile birlikte 50 bandının üzerine çıkmış, Kasım ayında 51.4 seviyesine gelmiştir. Yani büyüme bölgesi olan 50 eşik değerinin üzerindedir ve gelecek çeyreğe ilişkin canlı bir iktisadi faaliyet beklentisini güçlendirmektedir. Türkiye’nin son dönemdeki sorunlarından birisi cari dengede ortaya çıkan bozulmadır. Turizm net gelirlerindeki düşüş ve altın ithalatındaki artış, cari açığın artmasının iki önemli nedenidir. Bu tablonun geçici olduğunu düşünüyorum. Pandeminin ortaya çıkardığı belirsizlik ortadan kalktıkça cari denge sağlanacaktır. Ama bunun için üretim yapımızı bir an önce değiştirmeye odaklanmalıyız. Özellikle de sanayi üretiminde dışa bağımlılığı azaltılmış bir yapıya dönmemiz gerekiyor. Ülke ekonomisinde dışa bağımlılığı azaltılmanın yolu da yerli üretimden geçmektedir. Yerli ve milli bir sanayi için ileri seviyede bir teknolojik dönüşüm politikası ortaya koymamız gerekir.“

Üretim yüksek oranda ithalata bağlı olduğu için kur artışının ithal edilen ara malı ve sermaye malı fiyatlarının artmasına, üretim maliyetlerinin yükselmesine ve böylece enflasyon beklentilerinin artmasına neden olduğunu anlatan Özdebir, diğer taraftan enflasyonun ekonominin en önemli sorunlarında biri olmaya devam ettiğini bildirdi. Özdebir, “Kasım ayında yüzde 14.03 olarak gerçekleşen enflasyonun gelecek aylarda artma eğilimine girmesi muhtemeldir. Özellikle kura dayalı temel mal enflasyonu artmaktadır. Dolar kurunun ocaktan bu yana yüzde 20’ye yakın oranda artması, enflasyon eğilimlerini bozmaya devam etmektedir. Özellikle önümüzdeki dönem mevsimsel etkilerin ortadan kalkması ile gıda enflasyonundaki baskı, enflasyonu yukarı yönlü zorlayacaktır. Üretimimiz yüksek oranda ithalata bağlı olduğu için kur artışı ithal edilen ara malı ve sermaye malı fiyatlarının artmasına, üretim maliyetlerinin yükselmesine ve böylece enflasyon beklentilerinin artmasına neden olmaktadır. Enflasyon göstergeleri incelendiğinde, Mayıs ayında yüzde 5,53’e kadar gerileyen ÜFE Temmuz ayı ile birlikte artma trendine girerek, Kasım ayında yüzde 23,11 seviyelerine kadar yükselmiştir. Bu rakam, üretici maliyetlerinin her geçen gün arttığını ifade ederken, bu maliyetlerin büyük bir kısmını da tüketiciye yansıtmayıp kendisinde kaldığını göstermektedir. Merkez Bankası geçen hafta 200 baz puan faiz artışı ile piyasanın önüne geçmiş, bu proaktif kararla enflasyonun ve kurların daha artmasını engelleyen bir politika tercihini ortaya koymuştur. Gecikmeli kur geçişkenliği ve emtia fiyatlarının TÜFE üzerindeki yansıması tam olarak gerçekleşmedi, gecikmeli olarak önümüzdeki dönemde enflasyonun artmaya devam edebileceğini düşünüyorum. Yeni yılda yabancı sermaye yatırımlarının ülkeye girişi ve ters dolarizasyonla birlikte kurlar daha da geri gelebilir. Önemli olan, Türk lirasının değerinin kısa vadeli yabancı sermaye ile değil verimli, katma değerli üretim artışı ile gerçekleşmesidir” şeklinde konuştu.

2021 yılı için asgari ücret miktarının önceki gün açıklandığını anımsatan Özdebir, “Komisyon, asgari ücreti yüzde 21 oranında artırarak benim de tahmin ettiğim gibi 2 bin 825 lira seviyesine yükseltti. Çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Gerçi sanayi işletmelerimizde bazı alanlar dışında artık neredeyse böyle bir ücret yok ama zincirleme olarak tüm ücretleri etkileyecektir. Enflasyonun üzerinde bir ücret artışı özellikle düşük gelirliler açısından olumlu bir gelişmedir. Herkesin enflasyonunun farklı olduğu unutulmamalıdır. Özellikle düşük gelirli kesim, enflasyonu daha fazla hissetmektedir. Bu ücretler çalışanlarımızın hakkıdır. Asgari ücret artmalı, hatta bu rakamların da üzerine çıkabilmeli ve çalışanlarımızın refah seviyesi yükselmelidir. Ancak, bu ücretlerin artması reel sektörün bu ücretleri verebilecek güce ulaşmasına bağlıdır. Olmayan bir şeyi veremeyeceğimize göre, önce kar etmemiz gerekmektedir. Bunun için de firmalarımız verimliliğini arttırıp, daha katma değerli ürünler üretebilmeli ve kişi başına düşen üretim seviyesini ve cirolarını yükseltebilmelidir. Umarım asgari ücretteki bu enflasyon üstündeki artışlar, işletmelerimizdeki dönüşümü, yani katma değerli ve verimli üretimi tetikleyecek bir başlangıç olur” ifadelerini kaydetti.

Pandemi sürecinin en ağır etkisini işgücü piyasasında gördüklerini anlatan Özdebir, “2020 yılının Eylül ayı itibariyle mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 12,7, tarım dışı işsizlik oranı yüzde 14,9, genç işsizlik oranı ise yüzde 24,3 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu oranlar, küresel ortalamaya (2019 tahmini yüzde 4.9), gelişmiş ülke oranlarına ve gelişmekte olan ülkelerin ortalamalarına kıyasla dramatik ölçüde yüksektir. Özellikle genç işsizliğinin ulaştığı düzey, ekonomik ve sosyal duruma ilişkin en karamsar göstergelerden birini teşkil etmektedir. Bu noktada, sanayi istihdamını önemli ölçüde artıracak acil politika uygulamalarının gerekliliğini vurgulamak yerinde olacaktır. Bir diğer yapısal problem, Türkiye’nin yüksek düzeydeki dış borçluluğudur. Dış borç göstergeleri incelendiğinde hem bankacılık kesiminin hem de bankacılık sektörü hariç özel sektör borç stokunun yüksek düzeylerde bulunduğu ve döviz cinsinden bu borçların ekonominin kırılganlığının birincil nedenleri arasında yer aldığı söylenebilir. Özel sektör borçlarının yüksekliği, yatırımların ve istihdamının artırılmasının önündeki en büyük engeldir” diye konuştu.

İşgücü verimliliğini, sermaye verimliliğini ve toplam faktör verimliliğini artıramayan bir Türkiye’nin “sürdürülebilir bir büyümeyi” yakalamasının oldukça zor göründüğünü belirten Özdebir, “Bugün artık teknoloji ile birlikte kullanılan yenilikçilik ve dijitalleşme kavramları ekonomik yaşamın en önemli öğeleri haline gelmiştir. Ekonomimizin dinamizmi ve aynı zamanda bel kemiği olan KOBİ’lerin yenilikçilik faaliyetleri ile birlikte verimlilikleri yükselebilecektir. 2021 yılında yazmamız gereken ‘Yeni Büyüme Hikâyemizin’ en önemli unsurları; teknolojik dönüşümü sağlayarak dışa bağımlılığı azaltmak ve verimliliğimizi artırmak olmalıdır. Dışa bağımlılığın azaltılması teknoloji çağına uyum sağlayabilecek yeni nesillerin yetiştirilmesi, sanayide dijital dönüşüm ve verimliliğin artması ile mümkün olacaktır. Jeopolitik ve politik risklerin daha da yoğunlaştığı bir dönemde büyüme dinamikleri de olumsuz yönde etkileniyor. Yaşadığımız birçok sorunun altında öngörülebilirlik yatmaktadır. Öngörülebilirlik arttıkça, belirsizlikler ortadan kalkacak ve ekonomi yeniden dengelenme süreci ile birlikte büyüme dinamikleri yukarı yönlü revize edilecektir. Pandeminin hatırlattığı önemli gerçekliklerden birisi de ithal edilen ürünlerin yerlileştirilmesidir. Nitekim küresel pazarlarda orta ve uzun vadede rekabet gücümüzün artırılması da, ancak ithal ikameci ve katma değeri görece yüksek ürünlerin ağırlıkla üretildiği bir sanayi ve dolayısıyla ihracat yapısına kavuşmakla mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.

Türkiye ekonomisinin mevcut olumsuz konjonktürü geride bırakıp, tekrar yüksek büyüme patikasına girebilmesi için verimlilik, insan kaynağı planlaması, rekabet gücü ve ihracat artışına yönelik ekonomi politikalarının revize edilerek, üreten, katma değer oluşturan bir ekonomi yapısına dönüşmesi gerektiğine vurgu yapan Özdebir, “Bu minvalde amacımız, artık 2020’yi geride bırakıp 2021 yılı ile birlikte her alanda yapısal reformları uygulamaya koyarak, daha güçlü bir Türkiye hedefine ulaşmak olmalıdır” ifadelerini aktardı.

EN ÇOK KAZANANLAR
    EN ÇOK KAYBEDENLER
      EN ÇOK İŞLEM GÖRENLER
        BUGÜN 1000TL NE OLDU?
        • -

          BORSA

        • -

          DOLAR

        • -

          EURO

        • -

          ALTIN

        KUR ÇEVİRİCİ

        Para Birimi

        Çevrilecek Para Birimini Seçin

        Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.